Hakkımda
Yıl 1994, kavuran o ağustosun sonunda dünyamıza katılmışım. Annem elbiselerini ıslatıp giyermiş, öyle bunalırmış sıcaktan. Herhalde o bunalmayla doğdum. Dünya, bunaltıyor neyseki kış var. Kaç yaşından beri bilmiyorum ama yağmura, atlara ve kuşlara bayılıyorum.
Hep yazdım ve kendi kendimle konuşmayı durduramadım. Denedim, olmadı. Türk Dili ve Edebiyatı okumak sana göre, dediler; okuduk. Öğretmen olduk. Yazmaya devam ettik. 7 Mayıs 2013 sabahı, halamın evinden tesettürle çıktım. Birdenbire. Böylece örttüğüm başımın içini inandığım din hakkında bilgilerle doldurmaya karar verdim. İçimi doldurmazsam dışımı inşâ etmek çok zor olurdu. Kur’an ile tanıştım. Yıllardır kaçtığım kelimeleri okuyunca elimden bırakamadım. Bir çeşme bulmuştım, üstelik çok susamıştım. Suyun lezzeti başımı döndürdü, oturdum.
Tefsir ve hadis/siyer kaynaklarını okumaya, bu alanda dersler almaya başladım. Öğrendikçe zannettiğim gibi ‘’sıkıcı’’ bir dine mensup olmadığımı gördüm, dinim içimi genişletiyordu, buna çok şaşırdım. Kur’an’ı çok sevdim. Rasulullah’ı da (sav). Ulaşabildiğim her insana öğrendiklerimi anlatmaya ve Kur’an okumayı öğretmeye karar verdim. İşte o gün bugündür; anlatıyorum, yazıyorum, öğretiyorum, üretiyorum. Öğrenmeye de devam ediyorum. Otursunlar diye sofra kuruyorum.
Gönüllü projelerde editörlük, metin yazarlığı, seslendirme sanatçılığı, masal-hikaye anlatıcılığı yapıyorum. Tiyatroya bayılıyor hem sahne hem radyo tiyatrosu için metinler yazıyor, oyunlar üretiyorum. Çocuklarla ve gençlerle birebir ilgilenmeye, onlarla mümkün oldukça buluşmaya ve bolca sarılmaya çalışıyorum. Çünkü umurumdalar. Bu arada reçel, komposto, turşu gibi şeyler de yapıyorum. Evdeyken yolları, yoldayken evi özlüyorum. Hep beraber cennete gidebilmemiz gibi bir hedefim var, bununla ilgili çabalıyorum. Öğrenci danışmanlığı ve mahalle ablalığı hayatımın büyük bir parçası.
Hani derdi olan ona koşar ve anlatır, adım Güzin değil, hayır.
Ben Dilâra, penceremin önüne hoş geldiniz.