Bundan 4-5 yıl evvel sahura kalkacağımız o gece gelmeden evvel Ramazan’ın gelişinden haberim olmazdı. Oruca kendimi bildim bileli sımsıkı sarıldım, o mesele değildi fakat daha gelmeden onun gelişiyle sevinmek, tattığım bir şey değildi. Ramazanın gelmesi, bir gündem, mesele, heyecan değildi. Bir de Ramazan benim için oruçtan, teravihtan e bir de dönüşte yenen dondurmadan ibaretti 🙂
Peki ne oldu?
Onu tanımaya başladım. Tanıdıkça, muhtevasını kavramaya başladıkça, her geçen yıl bir öncekinden daha evvel beni bir telâş ve heyecan tutar oldu. ”Geliyor, geliyor!”
Evvelce kurulan kalabalık sofralar, iftar menüleri, gidilecek yerler gündemimdi. Sonra sonra daha çok evimde kalmak, misafirlere ve kendime günleri bölmek, giderek daha da yalnız kalmak istedim. Bunun iştiyakıyla doldum. Odamın köşesinde geçen o sakin zaman, iftar sofrasından dahi tatlı geldi. Çünkü o köşede Kur’an okur oldum.
Öğrendim ki Ramazan’ın kıymeti, meğerse Kur’an içinmiş. Kur’an’ı Kerim bu ayda indirildiği için en kıymetli ay olmuş. Kur’an nereye icabet etse, orası parlamış, aydınlanmış, kıymet kazanmış. Demek bana da, benim hayatıma da dokunması gerektir, dedim.
Sonra öğrendim ki Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem Cebrail aleyhisselam ile karşılıklı Kur’an okur da hatim edermiş. İşte bu okuma işine mukabele denmiş. İlk yapanlardan biri Rasul biri melek. Müslümanlara miras kalan ne müthiş bir sünnet. Bu kez şevkle doldum ve evvelce daima korktuğum, nefesim yetmez, yorulurum diye düşündüğüm okuyuşa başladım. Okumak da bitirmek de mümkünmüş, gördüm. Tadını aldım, çok sevdim.
Sahurun sadece yemek yemek için değil, uykuyu bölmeye alıştırmak teheccüde de zemin oluşturmak olduğunu fark ettim. Denedim. Bazen oldu bazen olmadı, denemesi bile nasıl ferahlatıyormuş insanı.
Çocukları sevindirmek, oyunlar oynamak, hediyeler almak, namazı uzun uzun sakin sakin kılmak, Kur’an ile yeni baştan tanışmak, Ramazan’a ulaştığımız için heyecan duymak; bu ayda dolan kalbimizle ruhumuzla kalan 11 ay kuvvet bulmak, öyle dolmak, taşmak, olgunlaşmak.
Kimin yarası neredeyse oraya uzanan şifa. Kimin ayıbı neyse onu örtecek örtü. Kim hangi amelini tamir etmek istiyorsa ona has bir usta; bu ayda yer yüzüne iniyor da tek tek bakıyor yüzümüze adetâ. Yapmamız gerekense bizim de yönümüzü, yüzümüzü dönmüş olmamız. Alakamızı Kitabımıza yöneltmiş ”niyet” etmiş olmamız.
Bilmem bilir misiniz, tohumlar için zaman gözetilir. Her tohum her vakit ekilmez, ekilse de biçilmez. Zamanını bilmek şarrtır. İşte bizim bekleyen bütün hâl ve işlerimiz için, kulluğumuzun tamiri için kapıların hepsi birden Ramazan’da açılır. Lâkin kapının önünde değilsek, göremeyiz. Sırtımız dönükse, göremeyiz.
Üç yıldır duam Ramazan’da Umre’de olmak. Ramazan Umresi yapmak. İnşallah, Rabbim izin verirse 10 mart 2023’de Kudüs’e gidiyorum. Planlarım da yoktu, Rabbimin planında varmış. Yolu açtı, her şeyimi hazırladı, bana gitmek kaldı. Ramazan gelmeden dönmüş olacağım. Heyecan içindeyim. Rasulullah’ın (sav) gittiği yere gideceğim. Gördüğü yeri göreceğim. Düşündükçe içim çatlayacak gibi oluyor. Allah nasip ederse secdeye varacağım. Bütün nebiler gibi bütün müminler gibi, sonsuz bir iştiyakla eğileceğim. Kim bilir, seneye Ramazan’da Umrede olurum? Allah’a mâni yok, biliyorsunuz.
Gönlümü sevdiği nimetlerle şenlendiren, sevdiklerini bana da sevdiren Allah’a hamd olsun.
Size şunu söylemeye gelmiştim:
Ramazan geliyor!
Ne olur, pek sevdiğiniz bir misafiri bekler gibi bekleyin, bekleyelim. Camlardan evvel içimizin aynalarını bir silelim. Alışverişten evvel infakı artırmayı hedefleyelim. İftar listesi yazmaktan evvel Kur’an ile bağımızı, bilgimizi, ünsiyetimizi çoğaltalım, gayret edelim. Yüreciğimizi heyecan koysun Rabbim. Yüzümüz aydınlansın bu sevinçle, ışıldasın. Sorsunlar bize ”Ne bu neşe?”
Tebessümle cevap verelim ”A canım Ramazan geliyor nasıl şenlenmeyeyim?”. Telefonlarımızı duymayalım, sorsunlar hayırdır, diye; ”hayır hayır” diyelim. ”Kur’an öyle tatlı geldi ki okumaya dalmışım, gerisini duymamışım.” En lezzetli olanın lezzetini alalım, çokça dua buyuralım. Kur’an sofraları kuralım ve elbette Rabbimiz ile baş başa kalacağımız anları artırmak için gayret edelim. Misafirlik çok hoş, evet fakat kalbin muhabbete, Rabbiyle yakınlığa ihtiyacı var.
Şimdiden zikirlerimize, okumalarımıza bir tazelik getirelim. Mümkün hedefler edinelim ki 3-4 güne yorulup bırakmayalım. Kendi kapasitemizi bu ayın hürmetine zorlayalım. Haramlardan el çekelim, mübahlarda dengeli olalım. Şu ruhumu, kalbimi neyle beslesem; diye bir derdimiz olsun.
Bu Ramazan başka olsun.
Muhabbetimiz bol olsun.
Öyle ki Ramazan’dan sonra aynaya bakınca yerine oturan parçalar, kalbe sükun bir anahtar bulalım; amin.