–Bir şeyin yasal olmasıyla, meşru olmasının farklılığı ne demek?
Günümüzden bir örnek verelim. Faiz mü’min olan için, Allah Teâla’nın ahkamına inanan ve uyanlar için kat’i haramdır. Allah Teala’nın savaş açtığı bir hüküm olduğu açık şekilde ortadadır. Peki faizsiz iş yapılıyor mu? Zor. Zaten müslüman dalgaya karşı kürek çekene denir. Kendi zamanına uysa, halkın yaptığına uysa Müslüman olarak yaşaması imkansız gibidir. Bu yeni bir şey değil. Belki ölçeği biraz daha farklıdır. Daha da ölçeklendi, büyüdü daha da kuvvetlendi. Küfür belki günümüzde zirvede. İman küfre göre çok küçük bir alanda kaldı. Bundan da çok şikayet ediyoruz, tabii ki edeceğiz de. Allah namına şikayet ediyoruz.
Faiz hukukidir, yasaldır. Fakat bir mü’min için meşru değildir. Yasal olan her zaman meşru değildir, meşru olan da her zaman yasal değildir. Meşru kelimesi şeriattır. Aynı kökten gelir ve ana yol, cadde demektir. Peki bizim yolumuz ne? Bizim yolumuz Allah yolu, Resulullah Efendimizin yolu. Biz hükümleri Allah Teala ve Resul’une göre veririz. Ona inandığımız için uyarız. İtikad ile ittiba (itaat) beraberdir, birbirinden koparsa Allah muhafaza itikad gider.
Müslümanların bulundukları toplumlarda, Hz. Adem (as)’dan bu yana bütün Ehl-i Tevhid’in hepsi çilekeştir. Çünkü insanlar her zaman nefislerinin emrettiği sistemlere, düzenlere, meşruiyete, hukukiye doğru giderler. Çünkü herkes ”Alması vermesi güzel, hoşuma da gidiyor, millet beni alkışlıyor, hakkım değil ama alıyorum, kimse de bir şey demiyor hatta helal olsun bu zamanda da böyle yapılır zaten, düşene de bir tekme sen vuracaksın” diyor. İnsan istikamete girdiği anda daha önce meşru gördüklerinin gayrimeşru olduğunu anlar ve kurtulmaya çalışır.
Meşruluk her zaman hukuki olmadığı gibi ahlâki de olmayabilir.” Faiz bugün dünya sisteminde neredeyse mecburi. Çünkü aklın kârı ve rasyonel. Paranın da bir fiyatı var almışsın vermişsin neden bu kadar abartıyorsun ki? Pirincin de bir fiyatı var alıyorsun veriyorsun ona bir şey demiyorsun? Para da bir meta, maldır haliyle onun da bir alım satımı olacaktır.” Bu görüş, mantıklı gelmiyor mu? Hem de gayet mantıklı fakat meşru değil. Ama Mü’mine göre meşru değil. Kâfire göre de en mantıklı olan sistem, en meşru olan sistem bu sistemdir. Biz Müslümanların saplandığı bir batak var. Yolu İslâm olmayana, yolu Allah olmayana sistemin ne kadar akıl dışı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Anlatamayız çünkü o da zaten bir akılla onu meşrulaştırıyor. O aklı, o görüşü değişmedikçe işi değişmez. Anlatmak yerine güzel insan olmayı, hâlimizle insan olmayı, Müslüman olmanın muhabbetini yansıtmayı deneyelim.
Dolayısıyla meşrulaştırma Şeriat’a göredir. Hani Şeriat’a, hangi yola bağlıysan ona göre meşrulaştırır, onun dışındakilere gayrimeşru dersin. Batı mantığında meşruiyet toplumsal bir rasyonaliteye, o da kapitalizme ve menfaatçiliğe dayandığı için onların temelinde nefse hoş gelen her şey meşrudur.
Hülâsa-i Kelâm: Nefiste sonsuz fetva veren bir müftîdir. Kalbin aklına girmediğin müddetçe nefsin aklına tabîsin, meşruiyette o hat üzerinden olur.
Yazar: Burak Can
Savaş Şafak Barkçin Hoca’nın anlatılarından bir kesittir.