Üslup, eylemlerimize giydirmemiz gereken cekettir. Eğer o ceket olmazsa sözlerimiz yavan, davranışlarımız kaba olur. Üstelik samimiyet ve güzellikle yoğrulmuş üslubu elde etmenin yolu diksiyon kurslarıyla değil; iyi niyetle dolu bir kalbin ,akleden zihinle birleşmesiyle mümkündür. İyi niyet, bu işin en temel parçalarından olsa da tek başına yetmez; akılla yönetmeye, doğru adımları doğru an ve ölçüde atmaya rikkatle özen göstermek gerekir. Aksi hâlde yardım etmeye çalışırken incitmek, el uzatmak istersen korkutmak, ziyarette bulunmuşken aşağılanmış hissettirmek, müsaade ettiğimizi düşünürken yalnızlığa itmek mümkündür.
İhtiyaçlı insan kırılmaya daha duyarlıdır. Muhatabı onu ezmek için hareket etmese bile, kişi yaşadığı yoksunluğa adapte olmuş durumdaysa yanlış anlama payı yükselir. Müslüman elbette hüsnü zan etmelidir ancak bazen öyle zamanlar olur ki, insan yanlış anlamaya daha müsait hâle gelir. Sinirleri zayıflar; açıklamak değil anlaşılmak ister. Böyle anlarda diğer Müslümanın hiçbir yanlış anlaşılmaya ve kırgınlığa mahal vermeyecek şekilde davranması ne güzeldir ne hikmetlidir.
-Bu listeye, güzel niyetler edinmek isteyenlere, edinmiş olup nasıl yapacağını bilemeyenlere ışık olması ümidiyle başlanmıştır. Yaşadıkça maddeleri birlikte artırmamızı dilerim.
- Birine herhangi bir konuda yardım etmek içimizden geçtiğinde bunu ona sezdirmeden ve teklif etmeden bir hayalet gibi yapalım. Yardım ulaşsın, teşekküre lüzum kalmasın. Adımlarımızı incelik, dikkat ve zarafetle tamamlayalım. İhtiyaç giderilsin, sorularla kimse mahcup edilmesin.
- Bir iyilik yapmak nasip olmuşsa teşekkür beklemeyip biz edelim:
‘’Sayenizde iyilik yapabildiğim için gönülden teşekkür ederim!’’
- Elimizde meyve torbaları ile ihtiyaçlı kimseleri ziyaret edelim. Elmaların altında bir yerde zarfın içinde durumumuza göre para da bırakmış bırakalım.
- Yaptığımız iyilikleri unutmayı unutmayalım.
- İşsiz veya borçlu/darda olan akrabamızın/ahbabımızın hesabına durumumuza göre para gönderelim. Açıklamaya da küçük bir not: Allah, sana lazım olanı bana bırakmış, iletmemi istedi. Kabul etmenden başka yolumuz yok. Sevgiler! Aynı işlemi kitap arasına zarf bırakmak suretiyle de yapabiliriz.
- Ziyâret ettiğimiz yaşlı kimselerin evinde kahvemizi içtikten sonra bir yolunu bulup halledilecek işlerini muhabbetle yapalım ve izin verdikleri için teşekkür ederim (ev süpürmek, perde yıkayıp asmak, cam silmek)
- Yolda karşılaştığımız eli dolu ve zorlanan insanlara yardım edelim, yolumuzu değiştirelim. Yardım teklifimizi kabul etmişlerse teşekkür edelim. Korkup 🙂 reddederlerse selâm, deyip geçelim.
- Yarım kalan suyumuzu çöpe atmayalım; çimenlere veya lütfen mümkünse bir ağaç dibine, saksıdaki çiçeklere dökelim. Lütfen! Yolda bolca selâm verelim; insana, buluta, dağa, taşa, tomurcuklara, düşen yaprağa, çocuklara, kuruyan dala ve uçan kuşa ? keşke olsa!
- Bize sokulan yahut ürküp bir köşeye sünmüş olan hayvanların başını muhabbetle okşayalım. Hiçbir iyiliği küçük görmeyelim, bir kedinin başını okşamak için duralım.
- Üzülecek çok sebebimiz var, kabul. Onları unutalım demiyorum. Fakat gülümseyelim diyorum. Çocuklara, çocuklara, çocuklara; ağaçlara, ihtiyarlara sonra da sırasıyla kimle karşılaşmışsak ona.. Bir de aynada gördüğümüz insana, mutlaka, günde en az 2 öğün gülümseyelim!
Gülünce nasıl da güzelleşiyor, insanın ağrılarının bile çiçeklendiği oluyor; deneyin, göreceksiniz. Edebiyat okuduysak da hikaye anlatmıyoruz! Hakîkat.. Hakîkat..
* Sokak çocuklarına çaylak ile filozof kitabını hediye edelim ve değerli olduklarını hissettirelim.
* Hastaneye gidip tanımadığımız ve refakatcisi olmayan, ziyaretine gidilmeyen bir hastaya meyve ikram edelim. Mümkünse hastalar risalesinden birkaç satır okuyalım.
* Hediyeleşelim, bir kolyeyle de bir kavanoz kurabiyeyle de!
* Mezarlığa gidelim elimizde çiçeklerle. Kurumuş toprakları suluyalım, çiçeksiz mezarların üzerine birer tane çiçek bırakalım.
* Bir camiye gidelim yerlerini gırgırlayıp kitaplığını düzeltelim ?
Dünyayı iyilik mi kurtaracak bilemem ama bizi kurtaracağına eminim!