Muhittin’in Definesi

Muhittin’in Definesi

Merhaba ey kanatlarını ilk seferinde ürkerek kullanmış kuşlar. Uçmak için yaratılmışken ilk denemede çakılabilen kuşlar. Salıncaklara kucak olmaya müsait çınar gövdeleri, sevgilinin saçlarını aratmayan söğüt salkımlar merhaba. Annelerini delirten çitlembikler, pencere önünde bakışları küflenen ilk gençlik çağları merhaba. Dedeler dükkân kepenklerini ağır ağır açarken, teyzeler kapı önlerinden başlayarak bütün sokağı, mahalleyi derken dünyayı şaldur şuldur yıkarken. Çay ocakta kaynıyor ve güneş inceden doluyorken odalara, işte çocuklar minik elleriyle ovuşturuyor gözlerini. Herkesin bir derdi var durur içerisinde biliyoruz evet o zaman lütfen taca çıkan topları düzgün kullanalım. Burası fırçalarla ve Hacı Şakir’le yıkanan dünyamız. Yeri yer, göğü gök, insanı her zaman insan değil. Fakat bazen de bazı anlar, hikayeler, bütün yıkımlara bırakılan şifa tozu.

Evet ne diyorduk, her şeyi de bizden beklemeyin sevgili okur az takip edin izimizi. Bu iz sizi Bıçkınlar Köyü’ne ulaştıracak. Efendim köy ismini 5 bıçkın delikanlısından almış vaktiyle. Cevval mi cevval yiğit mi yiğit! Parada gözleri olduğundan değil de işte kanları deli aktığından ruhları macera aradığından, nerede bir tuhaflık varsa oraya bayır aşağı koşmaya hazır bu beş delikanlı yaşamlarına devam ederken, bir gün köye bir adam çıkagelmesin mi!

Adam üstünde gömlek kafasında bir kasket yüzünde hem heyecan hem endişe. Anlatmadık tabii bu beş bıçkından biri Kahveci Muhittin. Bulundukları muhitte herkesin sevgilisi olan Muhittin’in işlettiği kahve insanlara sadece çay kahve değil bin türlü daha hizmet sunar. Kimin ne sorusu varsa başı sıkışmışsa önce Muhittin’e gelir. İşte köyün yabancısı adam önce birkaç gün kahveye gelip gidip havayı koklamaya başlamış. Havayı kurt da kuzu da koklar. Yabancı hangisindendir, bilemiyoruz henüz. Yeterince kokladığından emin olduktan sonra Muhittin’in her derde deva bir adam olduğuna kâni olmuş ve sonunda dilindeki kilidin anahtarını çevirivermiş.

Önce kendisini tanıtmış kurt mu kuzu mu bilemediğimiz yabancı. Anlatmaya başlamış Muhittin’e karın ağrısını. Meğer elinde bir define haritası varmış adamımızın! Haritada da bir kuyu, kuyunun dibinde Bizans altınları. Muhittin cin gibi adam anlamış tabii o kuyunun köyün ilerisindeki tarlada olduğunu ama söylememiş adama. Şimdi diyeceksiniz oldu mu bu iş Muhittin! Ne yapsın köylünün tarlasını mı kazdırtsın. Velev ki o kuyunun kapandığına ikna etmiş adamı. Adam kendi başına da bulamadığı kuyudan ümidi kesince köye uğramaz olmuş.

Sonra Muhittin bir yaz akşamı anlatmış çoluk çocuğa ‘’Yahu o tarlayı zaten vaktiyle kazıp kuyuyu bulup olan biteni aldıydılar’’ diye. Oralar eskiden Rum köyüymüş sonradan yine kazmaya gelenler olduysa da keçe çıkmış taş çıkmış altın çıkmamış da çıkmamış!

Ama nedendir bilinmez bu define işi bir türlü peşini bırakmamış bizim Muhittin’in.

Bu sefer olaylar Taraklı yolunda cereyan ediyor. Bıçkınlar köyünün beş bıçkın delikanlısı ve eski definecilerden bir dayı, süt mısır kırma zamanında çıkmışlar yola. Bir çiftçi, bir hoca, Kahveci Muhittin, defineci dayı diğer iki delikanlının işi ne onu biz de bilmiyoruz.

Ne diyorduk, Taraklı yoluna çıkıldı, gece in cin top oynuyor, diyeceğiz diye bekliyorsanız çok beklersiniz. Muhittin hiç gece yola çıkar mı! Tarif edilen yeni yere geldiklerinde hoca yanında getirdiği gül dallarını bırakıvermiş tarlaya.

Şimdi inanmayacaksınız ama gül dalları havalanmasın mı! Size yalan borcumuz mu var, dallar havada diyorsak havadadır. Dallar yürüyor hoca yürüyor dallar yürüyor hoca yürüyor sonunda durmuş bu yürüyüş. Kazmaya başlamışlar, diyeceğiz diye bekliyorsunuz ama bizimkiler neyi unutmuşlar gelirken? Kazma kürek! İşte o gün anlamış ki Muhittin defineler ve kendisi kavuşamayan iki sevgilidir bu hayatta.

Köylerine geri döndüklerinde Muhittin bu kez kendi tarlasını kazmaya karar vermiş. Fakat bir değişiklik yapıp, bulmak için önce ekmiş. Sonra boy vermesin mi mısırlar barbunyalar! Muhittin anlamış ki ağzının tadı yerindeyse, ailen seninleyse, ateşin başında pişen mısırları yiyip bi’ taraftan gülerken aslında definenin en hakikisi ellerindeymiş.  

 

Share:FacebookX
Join the discussion