Cevap: Elbette bilemez ancak tahmin edebilir. Kul bugün Allah’ın yarattıklarına nasıl muamele ediyorsa, muhtemeldir ki Allah Teala’da o kula öyle muamele eder.
Efendimiz sav bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: ‘’Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.’’
Kime merhamet edeceğiz? Anne babamıza, ailemize, eşimize dostumuza, arkadaşımıza; patronsak çalışanımıza, işçiysek çalışma arkadaşımıza, çay içtiğimiz bardağa, bastığımız toprağa halıya ,yolda yürürken ağaca, içtiğimiz suya, kediye köpeğe, kurda kuşa, seccademize, tesbihimize kısaca yaratılmış olan ne varsa ona merhamet edeceğiz yani her şeye. Biz bugün yaratılmışlara merhamet etmezsek, yarın ne yüzle merhamet isteyeceğiz? Önce elimizden geldiğince merhamet vesileleri oluşturmalıyız ki o gün geldiğinde merhamet dileyebilecek yüzümüz olsun. Yarın Allah Teala’nın bize nasıl davranmasını istiyorsak, O’nun yarattıklarına bugün öyle davranmalıyız.
Efendimiz (sav) başka bir hadis-i şeriflerinde buyurmuştur ki: “Kim bu dünyada Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter.”
Bir arkadaşımızın yanlışını herkese duyursak elimize ne geçecek, hiçbir şey. Ama arkadaşımızın ayıbını örter, yanlış yaptığını uygun bir dille kendisine anlatırsak elimize ne geçer, çok şey. ‘’Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter’’ bu hakikat için bütün ayıpları örtmeye değer.
Anlatılır ki; İmam Gazzâlî’ye vefatından sonra rüya aleminde sormuşlar: Ya İmam, Allah sana nasıl muamele etti? İmam Gazzâlî cevap vermiş: Bütün ibadetlerim, hayırlarım, hasenatlarım, yetiştirdiğim talebeler, yazdığım kitaplar, okuduğum ilimler birer hiç oluverdiler. Bana dediler ki: Hani bir gün yazı yazarken kamışı hokkaya daldırdın, tam o sırada bir sinek geldi ve sen bekledin ki sinek uçsun, yanlışlıkla mürekkep değer de kanadı mürekkep olmasın. Eğer sineğin kanadı mürekkep olsa uçamayıp ölecekti. Sen o gün o sineğe merhamet ettin diye bugün sana merhamet ediyoruz.
Böyle bir şey olmuş mu, olmamış mı ben bilmem. Akıl acabasında, niyesinde, nasılında dolaşırlar. Bu değil derdimiz. İş o ki akıl nasılını değil şunu düşünsün: Demek ki Allah’ın razı olduğu şeyler arasında küçük diye bir şey yokmuş. Zerrecik dahi olsa merhamete vesile olabilirmiş. Küçücük dediğimiz bir hadisenin hatrına, Allah bize büyük nimetlerinden hesapsızca verebilirmiş, çünkü O merhamet edenlerin en merhametlisiymiş.
Hülâsa-i kelam niyazımız şu olsun: O gün nasıl muamele edilmesini istiyorsak, bugün öyle muamele etmeyi cümlemize nasip etsin. Katında neyle meşgul olduğumuz vakit, neyin bizi işgal ettiği vakit bizi kıymetlilerden yazacaksa, bizi onlarla meşgul etsin onların bizi işgal eylemesini nasip etsin. Amin.