Hz. Pir Niyâz-ı Mısri (k.s) buyuruyorlar ki;
Savm-u Salat-ü hac ile,
Sanma zahid biter işin.
İnsan-ı Kamil olmaya,
Lazım olan irfan imiş.
Niyâz-ı Mısri Hazretleri bu dörtlükte;
Savm (oruç), salat (namaz), hac, zekat gibi ibadetleri yerine getirebilmek için bilgiye ihtiyaç duyarız. Bilgisiz namaz olmaz, oruç tutulmaz, zekat verilmez, hac yapılmaz. Bu ibadetleri yerine getirerek insan-ı kâmil olamayız çünkü bu bunlar asgari mükellefiyetlerdir. Ayrıca bilgi sahibi olmanın da irfan sahibi olmaya yeterli değildir, sadece bilgi sahibi olmakla da irfan sahibi olunamaz. Bilginin sonunu irfâna ulaştırmak gerekir.
Bilgi sahibi kılmayı eskiden ”tedris” yani ders alma, ders verme olarak isimlendirmiştik. Sonra maarif yani irfan kazandırma olarak isimlendirdik ki en doğrusu da budur. Şimdi ise eğitim diye isimlendiriyoruz.
Oysa eğitim ile maarif yani bilgi ve irfan arasında birbiriyle mukayese edilemeyecek ciddi farklar vardır. Maalesef ki isim değişikliği bunu ortaya koyamıyor ve irfansızlık ortaya çıkıyor. Eğitim kelimesinin içerdiği mana şudur: Kişi muhatabına bir şeyler öğretir ama bu öğretinin gayesi ona bir şey kazandırmak değil, kendisinden doğru cevabı alabilmektir. Yani öğreticinin, öğrettiğinden istediği cevapları almak için öğretmesine eğitim denir. Bunun tipik örneği askerliktir. Askerlikte eğitim mutlak olarak şarttır. İnisiyatif kullanmak çok nadirdir. Üstün bildiği, astın bilmediği bilgiler vardır ve ast, üstün söylediğini yapmak zorundadır ve buna göre eğitilir. Savaş kazanılıyor olsa dahi üst çekilme emri verdiyse astın çekilmesi gerekir çünkü üstün bildiği bilgiyle daha büyük bir zafer kazanılabilir. Ama bunun dışında insan eğitilmemelidir. Her sorunun çözümü ”eğitimdir” diyorlar. Çözüm eğitim değildir, çözüm ”maariftir”.
Sirklerdeki gösteri hayvanları, çoban köpekleri gibi bir çok hayvan eğitilebilir, eğitim onlara hastır. Parmak şıklatıldığında patisini uzatma kabiliyeti, zil çalınca mama yemek için gelmesi, hatta yetenek programlarında izlediğimiz üzere basit çarpım işlemleri bile talim ede ede öğretilebilir. Bu eğitim, hayvanı daha rahat yönetebilmek için istenildiği zaman istenileni yaptırabilmek için verilen eğitimdir. Fakat insan, ”elini şıklatınca kolunu kaldır, zil çalınca koş” gibi istenilen cevapları vermek üzere eğitilemez.
Maarif: Muhtelif alternatifler arasında en doğruyu bulabilme, aktarılan bilginin kişi tarafından istenilen yerde değil, hayatın istediği yerde öğrendikleri arasından en doğru olanı seçip kullanma kabiliyetidir. Elzemi lâzıma, ehemmi mühimme tercih etme kabiliyetini de kazandırmaktır
Hülasa-i Kelâm: Eğitim şart değil Maarif şarttır. Dolayısıyla ihtiyacımız olan eğitimli bireyler değil, irfan ehli bireylerdir.
Ömer Tuğrul İnançer Hoca’nın bir konuşmasından alınmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=Jic_O8HOaCY&ab_channel=MyMecra
Yazar: Burak Can