Yeniden Nasıl Ayağa Kalkacağım?

Yeniden Nasıl Ayağa Kalkacağım?

A: Çok yorgunum Dilâra. Bu kaçıncı düşüşüm bilmiyorum. Yeniden ayağa kalkacak gücüm var mı bilmiyorum. Ne zaman yeniden başlasam hep geriye çekiyorlar beni. En başa her şeyin başladığı yere.

-Sınırlar sınırlar sınırlar… Kendi ehlimize bile, iç içe geçmiş tüm ilişkilerde… Yoksa tuğyan olur, hadler aşılır, zulüm olur. Kendinizi koruma gücünde olan tek beşer sizsiniz, bu fiili duadır; sonra Allah’tan da yardım istenir. Bizi yoran hadiseler değil onların üzerimize bıraktığı tesirler ve o tesirleri yönetme biçimimizdir.

A: Peki o hadiselerin üzerimizde bıraktığı tesirler nasıl geçer?

– Yeni ve faydalı hadiselerle, işlerle canımız hiç istemese de kendimizi meşgul ederek, salih amelleri artırarak, faydalı olarak, güzel beslenerek, bol bol yürüyerek, geceleri namaza kalkarak, tefsir çalışarak, çok meşgul olarak. Çünkü kendimizi bırakırsak kimse bizim ayaklarımıza bizim yerimize yürüyemez.

A: Allah’a sığınıp tevbe edip ilim öğrenmeye sarıldım, çok güzel gidiyordu her şey ama imtihan sürekli aynı yerden devam ediyor, her şeyi bırakmak geliyor içimden.

– Ya kendimizi kurban görür, oturur ağlar, kendimize acır vakit tüketiriz ya da daha güzelini yapar, inşâ ederiz. Bu seçimi ben yapamam size, siz de benim için yapamazsınız. Çünkü her seçim akabinde istikrar, sorumluluk ve devam ister. Demek ki bir şeyleri daha farklı yapmanız gerekiyor, onları da tespit edecek olan yine sizsiniz.

A: Evet şuan yaptığım bu kendime acıyorum.

– Şunu kendinize sorun: Nasıl ölmek istiyorum? Her gün ölmek için yaşıyoruz ve ne olursa olsun ziyân edecek vakit yok. Ben  zor anlarımda şöyle yaparım: Teraziye ölüm anımı koyarım diğer tarafa da hâdiseleri ve sorarım: Ölüm anın mı zor yoksa bunu çözmek mi? Öyleyse ölüm ânında sana zarar olacak hâli terk et ve harekete geç. Yaşadığımız hiçbir şey kötü bir ölümden daha kötü değil. Bunu sık hatırlayın.

A: Sizi kendime yakın gördüğüm için yazdım. Ne güzelsiniz kalbimi serinletti cümleleriniz.

– Ne olursa olsun burası zaten geçecek, şeytan anları ve acıları bize sonsuzmuş gibi göstererek umutsuzluğa sevk eder oysa sonsuz olan ahirettir. Dürüst olan şeytan değil Allah’tır. Ve Allah diyor ki günleri kullarım arasında döndürürüm. Bitti. Yalancı bir sesi dinleyerek kendinize acımayı seçmek güzel bir seçim değil yine de seçimlerimizde hürüz bedelleriyle beraber…

A: Rabbimiz acılarımızdan da büyük değil mi nasıl da unutuyorum.

– 🙂

A: Allah sizden razı olsun❤️

– Kalpler Allah’ın elindedir. İnsan içtiği ilaca bile inanmasa tesir etmiyorken, kulu O’nun büyüklüğünü unutuyorsa, O kula bunu gösterir mi? Nasıl bilirseniz öyleyim, diyor.

A: Herkesten kaçtığım anda size yazmak geldi içimden, iyi ki yazmışım.

– Ben Rabbimi, kalpleri değiştirmesi, durumları dönüştürmesi ile biliyorum ve her şeyin geçici O’nun bâki olduğunu biliyorum.

A: Haklısınız.

– Dikkat edin, şeytan durumlar bâki imiş gibi gösterir ve çökersiniz. Oysa ki o bir yalancı ve Rabbimiz uyarıyor. Bütün zafiyet ve zayıflıklar Kur’an ile düzenli ve sıkı bir bağ kurmamaktan çıkar. Çünkü her boşluk dolar, saniye kaybetmez. Ya hakla ya batılla dolar ama dolar.

A: Kur’an’la nasıl sıkı bağ kurulur? Her gün okumakla mı? Bağ kuramayınca sen buna lâyık değilsin diyorum belki de.

-Biriyle nasıl yakın arkadaş olunur? Kime yakın hissedersiniz ve bu nasıl olur? Herkes sizin yakın arkadaşınız olabiliyor mu hemen?

A: Olamıyor evet.

– Kimi yakın hissedersiniz ve neden? Bunu bana detaylıca yazar mısınız? Düşünerek tartarak. Sizinle kim, nasıl yakın olabilir, bir de siz kime itimad eder, en mahreminizi açarsınız?

A: Tanıyarak yakın arkadaş olunur, sıcaklık merhamet anlayış görünce yakın hissederim. Her gittiğimde kapısını açık tutana, neden geldin ki, demeyene yakın hissederim, yalan söylemekten korkan kişiyle yakın olurum, sıkıntımı derdimi anlattığımda aşikâr etmeyene, sırrımı tutana, bana nasihat edene kendimi açarım.

– Sadece içi sıkıldığında işi düştüğünde size gelen dostunuz olabilir mi?

A: Hayır olamaz?

– Peki bir yabancı sizi nasıl tanıyabilir? Ne yapması lâzım? Oturduğu yerden arada bir uğrayarak bunu sağlayabilir mi? İnsanlar nasıl tanınır? Acele etmeden tartarak cevap verebilirsiniz. Bütün zihninizle ve kalbinizle düşünün.

A: Bir insanı tanımak istiyorsak sorular sorulur, sohbet edilir, sık sık görüşürüz, kendini anlattığı kadar biliriz, o insanla beraber yaşayınca hayatına dahil olunca tanıyabiliriz. Ya da tanıyabilir miyiz, bilmiyorum.

– Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsak her şeyiyle ama her şeyiyle bunun için gerekli olan süre nedir?

A: Sürekli görüyor olmak gerekir, hayatının her anında birlikte olmak gerekir, süresi yok sanırım her şeyiyle bilmek istiyorsak bir an bile ayrı kalamayız.

Bir ömür ister.. yine de şaşırtan hâlleri olabilir. Doğru mudur?

A: Evet doğru.

– Peki bir insanı hayatın içinde sadece birkaç alanda görsek ama meselâ evinde görmesek, geçmişini bilmesek, onun için önemli olan sahneleri bilmesek kalbine tümüyle vâkıf olmamız mümkün olur mu?

A: Mümkün değil elbette.

-Çok güzel, şimdi sorunuza geri dönelim. Kur’an ile nasıl bağ kurulur? Kur’an canlı bir kitaptır. O’nu sevmeyene uzaktır ondan sıkılana muhabbet içinde değildir. Kur’an üstündür çünkü içinde Allah’ın kelimeleri vardır yani konuşan Allah’tır. Allah’ın hiçbir beşere ve beşerin dostluğuna ihtiyacı yoktur ama beşer Allah’a ve onun dostluğuna muhtaçtır. Hâl böyleyken Kur’an’ı keyfine göre açan, onun içindeki sahnelere vâkıf olmak için her gün vaktininin bir kısmını, bütünde ise ömrünü vermeyen onunla bağ kuramaz. O’nunla bağ kuracak olan merkeze O’nu koyar ve kalan tüm işler buna göre şekil alır. Yok merkeze başka bir şey konursa Kur’an buna gelmez çünkü sahibi Allah’tır. Allah tevhid ister yani birlenmek yani lâyık olduğu yeri yarattığı hiçbir varlıkla paylaşmaz. Kalp sadece Allah’a aittir dolayısıyla merkezde O’nun bulunması gerekir. Bunun sağlanması için ne gerekir siz anlattınız.

A: Peki hayatımın merkezine Kur’an’ı nasıl koyacağım yolunu bilmiyorum.

-Vakit ayırmak, hep onunla olmak, uğraşmak, emek vermek, bırakmamak.

A: Şimdi anladım.

-Keyfimiz kaçınca öteye atmamak. Çünkü insan mutsuz da olsa dostunu bırakmaz. Her bahane ile dostunu bırakandan dost olmaz. Siz birçok insan gibi hepimiz gibi dost olmaya lâyık değilsiniz değil; hayır lâyıksınız ama tembelsiniz. Kur’an sebat, gayret ve azim ister. Ağlasak da ölsek de kulluk devam ister yoksa oturur işte böyle kendimize ağlarız. Bugün bu dert geçse yarın yenisi gelecek imtihan şekil değiştirip hep gelecek. Kim ki bakış açısını değiştirir, rahat eder. İşte bu da kendimizi yönetme becerisidir.

A: O kadar haklısınız ki unuttuğum gerçekleri duymaz olmuştum uzun zamandır.

– Kur’an öğretir ama habire başından kalkana dünya için hep terk etmeye hazır olana değil.

A: Birdenbire olur mu değişir mi bakış açısı?

– Siz söyleyin olur mu?

A: Olmaz ama nasıl olur bilmiyorum.

-Güneş birden doğar mı? Tohum bir sabahta ağaç olur mu? Anne karnında pıhtı hemen bebek olur mu?

A: Deniyorum olmayınca pes ediyorum.

– Çünkü tembellik.

A: Olmaz ne hoş anlatıyorsunuz yahu.

– İradenizi sizden başkası kullanamaz. Bu bilmemek değil kolayı seçmek, sonra da ağlamak.

A: Evet en kolayı ağlamak.

– Belki biraz sert olacak ama ben bu sahnelerde pek üzülemiyorum.

A: Tembellikten bırakıyorum haklısınız.

– Yani ocak önünde tencere önünde nimet önünde ama yemek yok diye ağlanıyor. Yemek pişirmeye karar verse de yarıda bırakıyor sonra açım diye ağlıyor. Ben derim ki buyur ağla. Şimdi biri dese ki mühendis olmak istiyorum ama nasıl nasıl nasıl bilmiyorum. E bir kalk ayağa. Düş bununla ilgili bilgilerin peşine. Bir gayretini ispat et ama yapmayız çünkü ağlamak daha kolay. Şunu da belirtmek isterim ki hayatı hiçbir zaman gül bahçesi olmamış birisi olarak bunları yazıyorum belki de size hayatımı anlatsam oturur benim için ağlarsınız.

A: Oturup ağlayıp ahlanıp vahlanmak, neden başıma geldi, demek daha kolay geliyor çünkü.

– Fakat mesela şu ki ben başıma gelenlere kendime acıyarak ağlamıyorum. Kalbim var eveti üzülüp ağlıyorum ama yolda ağlıyorum. Siz sağa çekiyorsunuz habire. Öyle yol gidilmez.

A: Yazdıklarınıza da ağlıyorum. Evet tam olarak bu benim yaptığım.

-Bugün birçok imkân, bilgi, nimet içindeyiz. Biraz gayret ile her şey elimizin ucunda, gerisi size kalmış. (Genç Müslümanlar – Yusuf Suresi Tefsiri) Bence ona başlayın. Müthiş analizler ve psikolojik tahliller olan bir sure hâlihazırda yayınlanmaya devam ediyor. Şunu da unutmayın ki niyet her şeydir. Allah’ın kuluna yardımı kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa Allah’ın yardımı tam olur, kimin niyeti azalırsa Allah’ın yardımı da azalır.

A: Şimdi ertelediğimi, kaç kez tembellik ettiğimi hatırladım. Bir kez daha bu seriye başlamayı kaç kez düşündüm ama erteledim. İnşallah başlayacağım.

-Bugün. Şimdi yorgun değil de mahcup hissediyorsunuz değil mi?

A: Allah sizden razı olsun ne güzelsiniz ya. Bana Rabbimi unuttuğumu fark ettirdiniz. Evet hem de nasıl. Ama hala kapısı açık.

-İşte doğru duygu bu: Mahcubiyet. Şeytan sanki Allah bize borçlu imiş gibi meselelere üstten baktırıp şikayete sürükler. Ne zaman ki haddimizi hatırlar, Allah’a daha doğru bir yerden bakarız, o zaman mahcup olur, şükre döneriz.

A: Neleri hayatımın merkezine koymuşum meğer.

– Allah da şikayet edene değil, şükredene nimetini arttırır. Şeytan da bunu bildiği için şikayetle oyalatır da  bunca nimet içinde şükrü unut, der.

A: Haksızlık ettim, tevbe edip yeniden başlayayım.

– Onu dinlemeyin veya yorulunca yine onu dinleyin siz bilirsiniz ama dikkat edin o anlardan birinde ölebilirsiniz. Bu aklınızda olsun.

A: Evet ölüm hiç de aklımıza gelmez bu anlarda.

-Hepimize güzel bir ömür ve ölüm diliyorum canımı yakan her sahne ve haksızlık için de diyorum ki: Allah’ım ben kavgasını etmiyorum ve affediyorum lütfen bu keder ölüm anımda bana kolaylık sebebi olsun. Şundan daha yüksek bir motivasyon bilmiyorum: Güzel ölmek.

A: Ne güzel nasıl yapabiliyorsunuz çok zor bunu demek inşallah ben de başarırım böyle bakmayı.

– Nasılını anlattım.

A: Evet ne zaman unutsam anlattıklarınızı yeniden okuyacağım. Vaktinizi aldım bana değer verip üşenmeyip cevap verdiniz hakkınızı helal edin.

-Müsaadeniz olursa isminiz olmadan bu konuşmayı röportaja dönüştürüp siteye yükleyeyim.

A: Olur tabii benim kalbimi serinleten cümleler arayışta olanların kalbini serinletsin.

– Estağfirullah seve seve yaptım, çok teşekkür ediyorum. Selâmlar, sevgiler, hürmetler.

A: Ben teşekkür ederim hoş sohbet için. Sizi seviyorum Dilâra.

Share:FacebookX
Leave a Reply to Fatma ay Cancel reply

1 comment