Çıkmayan Koku

Çıkmayan Koku

Ben, diyerek öne atıldı. Bu kısacık kelimeyi söylerken göğsü hızla kabardı, omuzları daha geniş olsun istedi, gergin yüzünde eğrilen sırıtmayla dişlerini gösterdi. Büyüdü, büyüdü, büyüdü.. küçücük kalana dek. Yeterince palazlanmış gövdesiyle kıpırtısız bir hâl edindikten sonra, tekrar etti: BEN, size yardım etmiştim hatırladın mı? Para toplamıştım? Dişleri dökülmek istedi, isabet eden kelimelerin çiğliğinden.

Adam konuşurken, pasajdaki dükkanlara ağır bir koku yayılmaya başladı. İnsanlar telaşla çıktı içerden. Elleriyle burunlarını ve gözlerini kapamaya çalışıyordu her biri. Çünkü koku öyle keskin öyle ağırdı ki gözü yakıyor, ciğeri deliyor, adeta insanı öldürmek üzere yakalıyordu.

Herkes kaçarken, adam pasajın ortasında yüksek sesle tekrar ediyordu: Ben! Ben! Ben! Size yardım etmiştim! Hatırladın mı! Herkes duyuyor mu! Ben yardım etmiştim! Dişleri simsiyah kesildi o esnada, ufalanmaya başladı. Ağzının içi kara tozlarla doldu. Ne boğulması, ne koku, ne kızarmış gözleri adamı yerinden etmiyordu. Koku, duman hâlini almış, dokunduğu her şeyi eritmeye başlamıştı. Pasajda kimse kalmamış, kediler fareler sokağın kenarında kendilerine gelmeye çalışıyordu.

İnsanlar hayretle ne olduğunu anlamaya çalışırken, pasajın bulunduğu binanın da erimeye başladığını gördüler. Yapış yapış, alevsiz, akışkan bir ısı; değdiği tuğlaları tek tek eritiyordu. Göğe siyah dumanlarla beraber daha önce benzeri duyulmamış o beter koku yükseliyordu.

İnsanlar hızla o sokaktan  kaçmaya başladı. Göç eden kuşlar güzergahlarını yeniden belirledi. Yükselen dumanların arasından geçmeye korktular. Ne olduğunu kimse çözemiyordu. Daha önce görülmemişti böylesi. Hiçbiri bilmiyordu başlarına gelenin ismini. Halbuki çok tanıdıktı.

Kibir, uzaktan olanları seyrediyor ve şöyle diyordu: Beni içinizde büyüttüğünüz anların her birinde ortaya çıksaydım, birbirinizi yok etmeye işte böyle yeterdiniz. Şimdilik gidiyorum ama yine geleceğim, kesin. Övgüyü, teşekkürü hep kendisine, yergiyi karşısındakine yükleyenler oldukça; yaptığı iyiliği hiç utanmadan başa kakanlar oldukça kuvvetim azalmaz. Siz beni besledikçe, ben sizi yok edeceğim!

Bu esnada, adam içeride erimiş, simsiyah bir tortuya dönüşmüştü. Cıvık ve yapış yapış hâliyle yerdeki cisim inliyordu: Ben! Ben! Ben!!!!!!

Share:FacebookX
Leave a Reply to dilâra tekin Cancel reply

2 comments